Depresyon (Çökkünlük) Nedir?

15 Nis
Buse Duran

Hemen hemen hepimiz kendimizi aşırı derecede sıkılmış veya inanılmaz şekilde mutlu olduğumuz zamanlardan geçmişizdir. Bazı kişilerde ise duygudurumdaki uç noktalar kişinin yaşam deneyimlerini alt üst eden bir hal alır.

Depresyon, derin üzüntülü, bazen de hem üzüntülü hem de bunaltılı bir duygudurumla birlikte düşünce, konuşma, devinim ve fizyolojik işlevlerde yavaşlama, durgunlaşma ve bunların yanı sıra değersizlik, küçüklük, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık duygu ve düşünceleri ile belirli bir sendromdur.

Depresyonun açıklamasının odak noktasını üzgün duygudurum, azalmakta olan keyif alma düzeyi oluşturmaktadır. Duygudurum değişikliği depresyonun en önemli göstergesi olarak düşünülmektedir. Acı ve keder duygusu, hoş olmayan olay ve durumlara karşı aşırı hassasiyet geliştirmek, mutluluk vermesi beklenen durumlara karşı duyarsızlaşma, beklenti düzeyinde azalma ve affektte küntleşme olarak tanımlanabilir. Duygu durum, kişinin davranışını etkileyen ve varoluşuyla ilgili algısına rengini veren yaygın ve sürekli duygu veya hissetme tonu olarak tanımlanabilir. Duygu durumu tanımlayıcı nitelikte çeşitli sıfatlar kullanılmaktadır: depresif, üzgün, irritabl, kederli, eleve, öforik, manik, çökkün vb. bu sıfatlamaların bazıları doğrudan klinisyen tarafından gözlenebilir (ör: mutsuz yüz) bazıları ise sadece o duygu durumu yaşayan kişi tarafından hissedilebilir (ör: umutsuzluk).

DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • Çökkün ve bunaltılı duygudurum (üzüntü, elem, bunaltı)
  • Genel isteksizlik, ilgilerde azalma, eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamama (anhedonia)
  • Enerji azlığı, çabuk yorulma
  • Dikkati yoğunlaştırma yetisinde azalma, dalgınlık
  • Yetersizlik, değersizlik, suçluluk düşünceleri
  • Uykuda azalma ya da artma
  • İştah ve kiloda değişiklik
  • Ölüm ve özkıyım düşünceleri
  • Psikomotor yavaşlama ya da ajitasyon

 

Genel Görünüm: Depresyon hastası genel olarak derin alın çizgileri, üzüntülü bir ifadesi ve çökkün omuzları ile belirgindir. Bazı hastalarda genel bir yavaşlık,durgunluk hemen göze çarpar.

Duygulanım ve Duygudurum: Genellikle derin bir acı hissi, iç acısı duyma derecesinde yoğun bir çökkünlük söz konusudur. Üzüntülü duygulanım oldukça baskındır ve bazen üzüntü, keder duygularının yoğunluğu başka bir duygulanım oluşmasını engelleyebilmektedir.

Bilişsel Yetiler: Depresyon hastalarının çoğunda kişi, yer ve zaman yönelimi yeterlidir, ağır düzeydeki depresyon hastalarında aşırı uyuşuk ve durgun durum bilinç bulanıklığı izlenimi verebilir fakat genellikle bilinç açıktır.

Düşünce Süreci ve İçeriği: Depresif bireyin kendisini çevresini algılama biçimi genellikle olumsuzdur. Kendilerini değersiz, işe yaramaz, kötü, kusurlu olarak algılayabilmektedirler. Depresyon tanısı almış bireyin kendini algılamasında düşük benlik saygısı, değersizlik, kendini suçlama, kendini sevmeme belirgindir.

Davranış: Geçmişte dış görünümüne dikkat edip kendisine özenen, giyimini önemseyen kişi depresyon sürecindeyken artık bunları önemsememeye başlar ve kendisine yönelik olarak özensiz bir tutum geliştirerek özbakımını ihmal etmeye başlar. İnsanlardan mümkün oldukça uzaklaşmaya ve yalnız kalmaya, içe kapanmaya yönelik tutum geliştirip, bu yönde davranışlar sergiler.

Bedensel ve Fizyolojik Belirtiler: Depresyon hastası bireylerin bedensel yakınmalarla birlikte kabızlık, cinsel istekte azalma, erektil fonksiyon bozukluğu, adet döngüsü bozuklukları, uyku bozuklukları, iştah bozuklukları yaşadıkları görülebilir.

DEPRESYON BOZUKLUKLARININ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

  • Erken ebeveyn kaybı
  • Önceden depresif ataklar geçirmiş olmak
  • Madde ve alkol kötü kullanımı
  • Anksiyete bozuklukları
  • Cinsiyet bakımından kadın olmak (hormonal dengesizlikler yaşamak, menepoza girmek)
  • Doğum yapmak (yani, doğum sonrası depresyon görülmesi)
  • Erken ebeveyn kaybı
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • Ayrı yaşama, boşanmış olma
  • Kötü sosyal destek
  • İşsizlik: İşsizlik depresyonda risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
  • Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
  • Kişilik yapısı
  • Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü (çocukluk travması)
  • Bazı ilaçlar
  • Bunaklık (demans)
  • Tıbbi hastalıklar
  • Hormonal değişiklikler.

 

Risk faktörlerinin bilinmesi klinik olarak yararlı olmasına rağmen, klinik uygulama veya depresyon taraması kararı için yeterli değildir.

DEPRESYON TANISI NASIL KONUR?

Depresyonu teşhis etmek için açıklanan semptomların tümüne sahip olmak gerekli değildir. Yukarıdaki semptomlardan bir grup, işlevselliği etkileyecek kadar şiddetli olduğunda ve başka nedenlere bağlanamıyorsa, tanı konulur.

DEPRESYON TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

İlaç Sağaltımı

Orta ve şiddetli çökkünlüklerde sağaltımdaki ilk seçenek antidepresan ilaçlardır. Antidepresan ilaçlar çökkünlük ne ölçüde şiddetli ise o ölçüde etkili olurlar. İyi bir muayene yapıldıktan sonra ve gerekli incelemeler tamamlandıktan sonra hastaya rahatsızlığın ne olduğu, sağaltımın nasıl yapılacağı, seçilen ilaç, ilacın kullanım biçimi, süresi, iyileşme etkisinin ne zaman görülebileceği, olası yan etkileri üzerinde açıklamaların psikiyatrlar tarafınca yapılması gerekir.

Psikoterapi

Depresyonda psikoterapinin yeri büyüktür ve çoğu hastada zorunludur. Ağır çökkünlüklerde kuşkusuz başlangıçtaki ilaç sağaltımı önceliklidir. Ancak, hasta düzeldikçe çökkünlüğe neden olabilecek, çökkünlüğü süreğenleştirecek ya da yinelemesine yol açabilecek kişilik ve çevre etkenlerini psikoterapötik yöntemlerle ele almak gerekir. Psikanalitik Yönelimli Psikoterapi, Kişilerarası Terapi, Aile Terapisi, EDMR ve Bilişsel Sağaltım etkili yöntemlerdir.

Bilişsel Davranışçı Terapi

BDT terapi yaklaşımı kişinin çocukluktan beri kendi benliğine, dünyaya, geleceğe karşı geliştirmiş olduğu olumsuz ve karamsar değerlendirmeleri değiştirebilmesi için uygulanır. Bu ruhsal sağaltım sürecinde, çocukluktan beri kendi benliğine, dünyaya ve geleceğine bakışında olumsuz düşünce kalıpları geliştirmiş kişiye farklı bakış açıları ile seçenek düşünceler üretme yolları öğretilir.

Psikanalitik Yönelimli Psikoterapi

Bu terapide depresif kişinin bilinçdışı çatışmaları, savunma mekanizmaları ve yerleşik inançları incelenir. Depresif kişinin suçluluk ve değersizlik duygularının erken çocukluk dönemindeki travmatik deneyimlerinden kaynaklandığını ileri sürer. Terapide, özellikle çocuklukta, davranışın çözülmemiş kökenlerinin izini sürülür.

Aile Terapisi

Bu terapi şeklinde, depresif hasta ve ailesiyle ilgilenmek de terapiye dahildir. Aile desteği olmadan başa çıkma, kriz yönetimi, suçluluk, değersizlik ve düşük benlik saygısı gibi faktörlerin iyileştirilemeyeceği gerçeğine dayanmaktadır.

Kişilerarası Terapi

Bu terapi yönteminde terapist, kişinin çevresindekilerle olan ilişkisine odaklanır. Düşünce ve davranış kalıpları geliştirmenin, sosyal ilişkileri güçlendirmenin ve başa çıkma becerilerini güçlendirmenin depresif belirtileri azaltmada büyük etkisi olduğu üzerinde çalışıyorlar. Sosyal ilişkilerdeki bozulmanın depresyona yol açtığına dair bir inanış vardır.

EDMR

Amacı depresif kişinin travmatik yaşama ilişkin duygu ve düşüncelerini göz hareketleri eşliğinde ortaya çıkarmaktır. Tedavi sekiz aşamadan oluşur. Anamnez alma ve tedavi planlaması, hasta stabilizasyonu ve hazırlığı, travma değerlendirmesi, desensitizasyon ve işleme, pozitif düşünce takviyesi, vücut duyumunun gözden geçirilmesi, tarama tamamlama ve izleme.

DEPRESYON (ÇÖKKÜNLÜK) HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

Depresyondaki birey nasıl hisseder?

    Depresyon belirtilerinin seyri ve şiddeti kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir. Depresif bir kişi üzgün, umutsuz hissedebilir ve eskiden zevk aldığı şeylere olan ilgisini kaybedebilir.
    Depresyondaki kişiler kendilerini çok yorgun, çaresiz ve üzgün hissederler. Ayrıca ilgili kişinin iş, sosyal ve aile yaşamı da etkilenmektedir. Depresif kişiler kendilerini her zaman yalnız hissetmelerine rağmen, her şeyi algılar ve olaylara olumsuz bakarlar. Geçmişte olanlar için sürekli kendini suçlar ve suçlar. Karamsarlık ve umutsuzluk geleceğe bakar. Ayrıca, insanlar genellikle depresyonda olduklarının farkında değildirler.

Depresyon ne kadar yaygındır?

Depresyon toplumda en yaygın görülen psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Araştırmalara göre toplum genelinde yaşam boyu en az bir kere görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır.

Depresyonda cinsiyet farklılığı gözetilir mi?

Kadınlar, erkeklerden iki kat daha sık depresyona yakalanmaktadır. Bu kısmen kadınların yaşadığı adet döngüsünün neden olduğu hormonal dengesizlikler ile açıklanmaktadır.Ek olarak, araştırmalar, kadınların büyük hormonal değişiklikler yaşadığı hamilelik ve doğum sonrası dönemde ruh halinde bazı dalgalanmaların meydana geldiğini göstermiştir.

Depresyon çocukluk yaşlarında da görülür mü?

Çocukluk döneminde de depresyon görülebilir. Tedavi edilmemesi halinde uzayabilir ve yetişkinlikte de ortaya çıkabilir. Kriterler bakımından çocuklarda depresyon belirtileri bazen erişkinliktekinden ayrılabilir. Farklı bir şehre taşınma, akran zorbalığı, okul reddi, hastalık uydurma, ebeveynlerini kaybetme kaygısı gibi sorunlar sonucunda kendini gösterebilir.

Depresyon hiç geçmez mi?

Depresyon doğru ilaç ve psikoterapi tedavi yöntemi ile kontrol edilebilir duruma getirilebilmektedir. Tercih edilen ve önerilen depresyon tedavi yöntemleri; bilişsel davranış terapisi ya da ilaç tedavisi ve bununla birlikte eşgüdümlü olarak psikoterapi olabilmektedir. Bunlar yanında, sağlıklı beslenme, uyku düzeni ve yaşam tarzı da oldukça önemlidir. Vücuttaki fiziksel aktiviteler düzenlenmeden depresyon rahatsızlığının tedavi edilebilmesi çok da mümkün değildir.

Depresyon kilo aldırır mı?

Depresyonda olan kişiler ruhsal açıdan etkilenerek, aşırı derecede ilgide azalma ve çökkünlük duygularını bir arada yaşar. Genelde iştahsızlıkla süregiden depresyonun Atipik boyutunda iştahta artış yaşanmasıyla birlikte kilo artışı yaşanabilir.

Somatik semptomlar nelerdir?

Major depresyonu olan hastaların en yaygın somatik semptomlar; bitkinlik, halsizlik ve yorgunluk. Diğer somatik semptomlar: baş ağrıları, migren, cinsel işlev bozuklukları, iştah değişiklikleri, mensturasyonla ilgili yakınmalar, kronik ağrı, sindirim problemleri, uyku bozuklukları

Depresyon tekrarlar mı?

Depresyon tekrarlayan bir hastalıktır. Daha önce tekrarlanma durumu bir daha ki nüks olasılığını artırır.
Depresyonun tekrarlaması için risk faktörü:

  • Kalıntı semptomların varlığı
  • Geçmişte depresyon geçirmiş olmak
  • Kronik depresyon
  • Ailede duygudurum bozuklukları öyküsü
  • Anksiyete ve depresyonla ilişkili madde kullanımı
  • 60 yaş üzerinde depresyon başlangıcı

Buse Duran

Öğr. Gör. Uzman Klinik Psikolog

İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nde lisans, İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı, Klinik Psikoloji Programı’nda “Sosyal Kaygısı Olan ve Olmayan Bireylerde Erken Dönem Uyum Bozucu Şemalar ve Yakın İlişkilerde Bağlanmanın Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi” adlı teziyle Yüksek Lisans eğitimini tamamlamıştır. Şu an İstanbul Aydın Üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında doktora eğitimine devam etmektedir. Akademik kitaplarda bölüm yazarlığı yanında ulusal ölçekteki akademik dergilerde makaleleri yayınlanmıştır. Ergen ve Yetişkinlerle çalışan Buse DURAN, aynı zamanda İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.