Ruhsal Travma Nedir?

03 Tem
Nida Altun

   Psikolojik ve fiziksel bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü olay için travma diyebiliriz. Travma, hiç beklemediğimiz bir anda ve ne yaparsak yapalım asla hazırlıklı olamayacağımız bir şekilde, bütünlük ve süreklilik gibi, varlığımızı yasladığımız temel hayat referanslarımıza inen ani bir darbedir. Bizi geçmişimiz ve geleceğimizden- şiddetine bağlı olarak- belli bir süre için ayrılık ve boşanma, iş kaybı, aile içi şiddet, tecavüz, trafik kazası, ani hastalık, sakat kalma ve ani ölümler kişisel travma listesine girerken, savaş, terör, doğal afetler, büyük çaplı ekonomik krizler toplumsal travmalar başlığı altında ele alınır

   Bu tanımlamaya göre ileri yaşta bir yakınımızın yıllarca süren bir hastalık sonrasında ölümünün ruhsal travmaya yol açma ihtimali daha düşük iken, insanın bir yakınını beklenmedik biçimde –örneğin trafik kazasında- kaybetmesi daha fazla travmatik etki yapar.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU NEDİR?

   Travma sonrası stres bozukluğu kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağan dışı ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olayların tetiklediği bir ruhsal travma ya da ruh sağlığı durumudur.  Bu olayların kişinin kendisinde veya bir yakınında ölüme yol açması ya da yaralanma tehlikesi yaratması durumunda ortaya korku, dehşet ve çaresizlik hisleri çıkabilir. 

   Deprem, sel ve yangın gibi doğal afetler, işkence, savaş ve tecavüz gibi insan kaynaklı travmalar, kazalar, ciddi ve ölümcül tıbbi durumlar ile hastalıklar ya da beklenmedik ölümler gibi travmatik olaylar bireylerde ruhsal travmaya yol açabilir. Bu tür travmatik olayları yaşayan ya da onlardan etkilenen çoğu insan, geçici olarak şartlara ve çevrelerine uyum sağlamakta ve durumla başa çıkmakta zorluk çekebilirler. 

   Travma sonrası stres bozukluğu semptomları ve belirtilerinin ortaya çıkmasının ardından bir an önce etkili tedavi almak, semptomları azaltmak ve işlevi iyileştirmek için oldukça büyük bir öneme sahiptir.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU NEDEN OLUR?

   Her yaştan insanda travma sonrası stres bozukluğu olabilir. Deprem, sel ve yangın gibi doğal afetler, işkence, savaş, şiddete uğrama, cinsel taciz, veya tecavüz gibi insan kaynaklı travmalar, kazalar, ciddi ve ölümcül hastalıklar, ya da beklenmedik ölümler gibi travmatik olayları yaşayan, gören veya öğrenen bireylerin travma sonrası stres bozukluğu geliştirmesi mümkündür.

   Tıp uzmanları bazı bireylerin travma sonrası stres bozukluğunun neden dolayı geliştiğinden kesin emin değildirler. Çoğu akıl sağlığı probleminde olduğu gibi, travma sonrası stres bozukluğunun da muhtemelen çeşitli farklı öğelerin karışımından dolayı ortaya çıktığı düşünülmektedir. 

   Bu öğeler arasında bireyin hayatında boyunca yaşadığı stresli deneyimler, yaşadığı travmaların miktarı ve ciddiyeti, ailesinde anksiyete ve depresyon geçmişi gibi kalıtsal ruh sağlığı riskleri, mizaç yani kalıtımsal kişilik özellikleri ve bireyin beyni ile vücudunun strese yanıt olarak saldığı kimyasallar ve hormonları düzenleme şekli bulunur.

 

HANGİ OLAYLAR RUHSAL TRAVMAYA YOL AÇAR?

Ruhsal sorunlara yol açtığı bilinen travma türleri şöyle sıralanabilir:

* Doğal afetler (deprem, sel, yangın)
* İnsan eliyle yapılan travmalar (savaş, işkence, tecavüz)
* Kazalar (iş, trafik)
* Beklenmedik ölümler 
* Ciddi-ölümcül hastalıklara yakalanma

Ruhsal travmalardan sonra en sık görülen iki hastalık: depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu hastalıklarıdır.

Kişiyi korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik duyguları yaratan olayların uzun süren ruhsal sorunlara yol açtığı biliniyor. Ruhsal travmalardan sonra sık görülen rahatsızlıklardan biri depresyondur. Depresyonun en sık görülen belirtileri isteksizlik durumu , halsizlik, moral bozukluğu, uyku ve iştah bozukluğu ve hayattan zevk alamamadır diyebiliriz. Depresyon ruhsal travmadan sonra ilk kez ortaya çıkabileceği gibi, daha önce depresyon geçirmiş kişilerde depresyonun tekrarlaması şeklinde de görülebilir.

Travma sonrası stres hastalığında ise:

  • Uykusuzluk,
  • Kabuslar,
  • Olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması,
  • Sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme,
  • Kolay irkilme,
  • Çabuk sinirlenme,
  • Gelecekle ilgili plan yapamama,
  • Yabancılaşma (başkaları beni veya yaşadıklarımı anlamıyor hissi),
  • Olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma görülür.
  • Belirtilerin çoğu kişide travmayı izleyen günlerde görülür ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir, ancak bazı kişilerde aylarca, hatta yıllarca sürebilir. 

TRAVMA SONRASI STRES HASTALIĞI BELİRTİLERİ:

   Yeniden yaşama (hatırlama): Travma yaşayan kişide olaydan sonra olayla ilgili anıların zihnine gelmesi sık görülen bir durumdur. Olayla ilgili görüntüler, sesler (yardım isteyenlerin haykırışları) onları düşünmek istemediğinde veya aklına getirecek bir durum olmadığı halde bile kişinin zihnine gelebilir. Bu anıların canlanması kişiyi genellikle rahatsız eder ve iç sıkıntısı, çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama gibi bunaltı belirtilerine yol açar. Bazen de kişi olayı gerçekten yaşıyor gibi olur. Gerçekte bir sarsıntı olmadığı halde yer sallanıyor gibi hissetme, uyanıkken travma anıyla ilgili hayaller görme buna örnektir. Kişi bu durumu öylesine gerçekçi yaşar ki, ona uygun davranabilir: örneğin gördüğü hayallerle konuşabilir, bir tehlike olmadığı halde kaçmaya çalışabilir.  

   Kaçınma: Kişi olayı hatırlatan yer, durum, konuşma, hatta duygu ve düşüncelerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışır. Olayı hatırlamak büyük bir sıkıntı, acı ve korku hissine yol açtığı için kişi olayı hatırlatan yerlere gitmez, bu konulardan bahsetmez veya konuşulan yerlerden uzak durur. Enkaz altında kalmış bazı kişiler evin enkazının bulunduğu yeri, hatta o şehri ziyaret edemeyebilir, olaydan bahsedemeyebilir.

   Travma yaşamış kişilerde bazen olayın ayrıntılarını unutma durumu görülebilir. Genellikle olayın en sıkıntı verici bölümleri unutulur veya çok güçlükle hatırlanır. Bu durum olayı düşünmek istememekten farklıdır ve kişi hatırlamak istediği halde hatırlayamaz.

   Ruhsal travmalardan sonra insanlardan uzaklaşma, gelecek beklentisinin kalmaması gibi belirtiler de görülebilir. “Benim yaşadıklarımı kimse anlayamaz” tarzında düşünme sık görülür. Kişiler olayı yaşamamış kişilerden duygusal olarak uzak hissedebilirler, duygularında körelme olur, sevinç ve üzüntü hissedemeyebilirler. Bazen kendilerine yardım etmeye çalışanlara öfke duyabilirler, bazı kişiler sadece aynı travmayı yaşamış kişilerle görüşüp, diğerleriyle ilişkiyi kesebilirler. Gelecekle ilgili plan yapılamadığı için sadece o günü yaşama, aktivitelerde azalma görülebilir.

   Aşırı uyarılma: Ruhsal travmadan etkilenmiş kişiler kendilerini diken üstünde, sürekli tetikte hissedebilirler. Her an o olay tekrar olacakmış gibi gelebilir. Davranışlarını bu ihtimali düşünerek şekillendirirler, bu konuda aşırı tedbirli davranırlar. Örneğin istemeden de olsa girdikleri binanın çatlağı var mı, kapısından kolay kaçılabilir mi diye kontrol ederler. Yolda yürürken üstüne devrilmesinden korkup direklere yaklaşmazlar. Tehlikeler konusunda abartılı tedbirler alabilirler. 

   Aşırı uyarılmanın diğer göstergeleri ani ses ve hareketlerde irkilme veya yerinden sıçramadır. Kapı çarpması, yüksek sesle konuşma, birinin aniden odaya girmesi gibi beklenmedik durumlar kişinin yerinden sıçramasına ve uzunca sürebilen bunaltı belirtilerine (çarpıntı, terleme, titreme, nefes daralması) yol açar.

   Özellikle uykuya dalmakta güçlük görülebilir.Travmayla ilgili korkular nedeniyle uykuya dalmak saatler sürebilir, normalde uyandırmayacak sesler kişiyi kolayca uyandırabilir.

TEDAVİLER

   Travma sonrası stres hastalığının tedavisinde hem ilaçların hem de psikolojik tedavilerin etkili olduğu kanıtlanmıştır. Travmatik olaydan herkesin aynı oranda etkilenmediği açıktır. Travmayla ilgili az sayıda ruhsal belirtisi olsa da hayatı çok fazla etkilenmemiş birçok insan vardır. Bazı kişiler için ise travmatik stres belirtileri iş ve sosyal hayatı çok ciddi biçimde engelliyor olabilir. Bu nedenle travmanın etkilerinin giderilmesi için herkesin ihtiyacına göre farklı tedavi yaklaşımları planlanmalıdır:

   Rahatsızlığın tedavisinin olduğunun bilinmemesi ve kişilerin travmayı hatırlamak istememesi yardım almayı geciktiriyor.

   Travmadan daha çok etkilenmiş, ciddi belirtiler yaşayan, ancak işini gücünü sürdürebilenlere => danışmanlık veya kısa psikolojik tedavi yaklaşımları

   Hayatı ciddi derecede etkilenmiş, ağır belirtileri olanlara => yoğun psikolojik tedaviler, ilaç tedavileri veya hastaneye yatış.

   Travma sonrası stres hastalığı depresyonla birlikte ise çoğu kez ilaç tedavisi eklenmelidir.

 

BELİRTİLERİ NE ZAMAN CİDDİYE ALMALI VE PROFESYONEL DESTEK İSTEMELİSİNİZ?

·      Olayla ilgili anılarınız sık sık tekrarlanıyorsa,

·      Sık sık kabus görüyorsanız,

·      Bazen olay yeniden oluyormuş gibi hissediyor ve davranıyorsanız,

·      Olayı çağrıştıran her şeye karşı aşırı duyarlılık ve tepki gösteriyorsanız,

·      Olayın önemli bir bölümünü unutmuşsanız,

·      Her şeye karşı önemli bir ilgi azalmanız var ise,

·      İnsanlardan uzaklaşıyor ve yabancılaşma hissediyorsanız,

·      Bu belirtiler olaydan 1 ay geçtikten sonra da sürüyor ise

 Bu sorunların farkına varıp, yardım aramak sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.

Lütfen kendinizde veya yakınlarınızda travma ile ilgili ruhsal sorunlar gözlüyor iseniz, bu konuda danışmanlık ve bilgi alabileceğiniz merkezlere başvurunuz.

 

Nida Altun

Uzman Klinik Psikolog

Lisans eğitimini İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünü tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalında Klinik Psikoloji (Tezli) yüksek lisans eğitimini “Kadınlarda Toplumsal Cinsiyet Rollerine Göre Çocukluk Çağı Travmaları ile Erken Dönem Uyumsuz Şemaları Arasında ki İlişkisinin İncelenmesi” adlı teziyle tamamlamıştır. Lisans eğitimini bitirdikten sonra iki yıl Yüz12 sağlık meslek lisesinde rehber öğretmen olarak çalışmıştır. Daha sonrasında İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulunun Sosyal Hizmet bölümünde öğretim görevliliği yapmıştır. Şu an İstanbul Aydın Üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında doktora eğitimine devam etmektedir.